Bildiğiniz üzere teknoloji her geçen gün gelişiyor ve değişiyor. Artık günümüzde birçok ticari kurum kendini gelişen teknolojiye uyumlu olarak güncelliyor. Sürekli değişen yeni sistemler, yeni platformlar vb. ortamlarla insanlar artık bilgiye ve hizmete çok daha hızlı erişebiliyor. Burada teknolojinin yararlarını ve zararlarını anlatmayla vakit kaybetmek istemiyorum. Sonuç olarak zaten birçoğumuzun bildiği şeyler. Asıl önemli olan hangi kurumlar bu teknolojik gelişmelere ayak uyduruyor ve uyum sağlıyor?
Çalıştığım alan olduğu için bu yazımda sendikalardan bahsedeceğim. Sendikalar, ülkemizde ne yazık ki bu teknoloji çağına ayak uyduramamış kurumların başında gelmektedir. Bizim teknolojik gelişimlerimiz her ne kadar diğer ülkelerde gerçekleşen gelişmeleri takip etmemiz üzerine olsa da şu anda gözlemlediğim kadarıyla sendikalar bu takip işini bile uygun bir şekilde yapamıyor.
Sendikaların aslında yapabilecekleri binlerce atılım ve seçenek varken nedense sendika yöneticilerinin ya da uzmanlarının bu atılımları yapmak için herhangi bir istek bulunmuyor. Ne yazık ki sendikalar hala eski mantıkla toplu iş sözleşmesi imzalayarak ve işçileri üye yaparak kendilerini ön plana çıkarmaya çalışıyorlar. Ancak reklam olmadan, büyümek bir anlam ifade etmiyor. Bir dönem Petrol-İş Sendikası, bir film projesi ile kendisini göstermeye çalışmıştı ancak bu günlerde filme ilişkin herhangi bir kalıntıya dahi ulaşamıyoruz. Türk-İş, Hak-İş ve DİSK gibi konfederasyonların reklam anlamında sendikalara rol model olmaları gerekirken ne yazık ki onlarda bu anlamda yetersiz ve ilgisiz kalıyorlar.
Teknolojik gelişmeler ve sendikal hareketlerin artık iç içe geçmesi gereken bu dönemde sendikaların bu kadar pasif kalması, işçi sınıfının hak mücadelesinde yetersiz kalmasıyla sonuçlanıyor. Şirketlerin bile reklam faaliyetlerinin sosyal medya ve internet tabanlı mecralara yöneldiğini görüyoruz. Bu anlamda sendikaların interaktif içerikler üreterek online mecralar üzerinden insanlara ulaşmaları son derece önemlidir.
Sendikaların aslında yapabilecekleri binlerce atılım ve seçenek varken nedense sendika yöneticilerinin ya da uzmanlarının bu atılımları yapmak için herhangi bir istek bulunmuyor. Ne yazık ki sendikalar hala eski mantıkla toplu iş sözleşmesi imzalayarak ve işçileri üye yaparak kendilerini ön plana çıkarmaya çalışıyorlar. Ancak reklam olmadan, büyümek bir anlam ifade etmiyor. Bir dönem Petrol-İş Sendikası, bir film projesi ile kendisini göstermeye çalışmıştı ancak bu günlerde filme ilişkin herhangi bir kalıntıya dahi ulaşamıyoruz. Türk-İş, Hak-İş ve DİSK gibi konfederasyonların reklam anlamında sendikalara rol model olmaları gerekirken ne yazık ki onlarda bu anlamda yetersiz ve ilgisiz kalıyorlar.
Teknolojik gelişmeler ve sendikal hareketlerin artık iç içe geçmesi gereken bu dönemde sendikaların bu kadar pasif kalması, işçi sınıfının hak mücadelesinde yetersiz kalmasıyla sonuçlanıyor. Şirketlerin bile reklam faaliyetlerinin sosyal medya ve internet tabanlı mecralara yöneldiğini görüyoruz. Bu anlamda sendikaların interaktif içerikler üreterek online mecralar üzerinden insanlara ulaşmaları son derece önemlidir.