Bu yazımda aslında kelimenin tam anlamıyla yazacak bir konu bulamıyordum. Ancak işyerimde yaklaşık 15 dakika önce yaşadığım bir olaydan esinlenerek bu yazıyı yazmaya karar verdim. Örgütlenmeliyiz dostlar...
Örgütlenmeliyiz dediğimde belki de sizin aklınızda farklı konular canlanabilir ve "ne diyor ya bu adam" diyebilirsiniz. Örgütlenmekten kastım, sendikal örgütlenme... Sendikalar hakkında daha önce birkaç tane yazı yazdım. Özellikle geçmişte ülkemizde yaşanan olayları göz önünde bulundurduğumuzda belki korkutucu gelecektir. Ancak "en kötü sendika, sendikasızlıktan iyidir" sözünü de size hatırlatmak isterim.
Son zamanlardaki istatistikleri incelerseniz eğer sendikal örgütlülük konusunda hangi seviyede olduğumuzu rahatlıkla görürsünüz. Ancak unutmayın ki çuvaldızı bazen kendimize de batırmamız lazım. İşçiler sendika üyesi olmuyor, peki sendikalar neden işçileri üye yapmıyor? Sendikalar aslında yorulmuşlar, inançlarını kaybetmiş ve işverenin çirkef tavırlarından sıkılmış durumdalar.
Dediğim gibi az önce yaşadığım bir olaydan esinlenerek yazıyorum bu yazıyı ve aslında insanların inançsızlığı ve kabullenmiş tavırları bu yazının konusu... İşçiler kabullenmiş arkadaş, "sendika üyesi olursam işimi kaybederim", sendikalar da kabullenmiş, "üye yaparsam işverenle mahkeme köşelerinde sürünürüm" diye. Peki çözüm ne? İşçi işimi kaybederim diye sendika mahkeme süreçleriyle uğraşırım diye yakınırken kimse bir şey yapmayacak mı?
Her zaman söylediğim bir söz vardır: İşçi yürürse, dünya döner. Pavlov bize deneylerinde göstermiş öğrenilmiş çaresizliği. Pavlov'un köpeğinin, her zil çaldığında yemek gelecek diye ağzı sulanırken yemeğinin gelmeyerek aç kalmasını nasıl kabul ederiz. Neden örgütlenmek için çaba vermiyor, ödeyeceğimiz bedellere rağmen kazanacağımızı düşünmüyoruz. Sizce Elon Musk Paypal'deki payını satarken işsiz kalacağını düşünüyor muydu? SpaceX projesine tüm parasını yatırırken artık eskisi gibi ailesini akşam yemeklerine çıkaramayacağının planını yapıyor muydu? Bizim en büyük sorunumuz kabullenmek arkadaş... Kabullendiğimiz zaman işçi yürümeyi keser, robotlar işini alır. Kabullenmeyin!
Bir zorluğu kabullendiğiniz zaman artık o işi bıraktınız demektir. Zorluklarla başa çıkmak hiçbir zaman kolay olmamıştır. Önemli olan o zorlukla nasıl başa çıkacağınızı düşünün. Nasıl mücadele edeceğinizi ve kendinizi nasıl bu zorluğa karşı hazır tutacağınızı düşünün. Gandhi, büyük yürüyüşünü yaparken kolay olacağını mı düşündü? Hadi biraz da kendimizden örnek vereyim. Şemsi Denizer, 1991 yılında Ankara'ya yürüdüğünde askerin yollara kırmızı halı sereceğini mi düşündü? Zorluğu kabullenmeyeceksiniz, zorlukla mücadele edeceksiniz. Siz zorlukla mücadele etmediğiniz sürece bu iş olmaz. Örgütlenemeyiz.