Daha önce "Sendikalar Ne İş Yapar?" başlıklı yazımda ülkemizde sendikaların üstlendikleri görevlerden ve yaptıkları faaliyetlerden örnekler vererek bahsetmiştim. Bu yazımda ise aslında son zamanlarda çok sık denk geldiğim bir konudan bahsetmek istiyorum. En azından bir nebze de olsa bu konuya da açıklık getirmek isterim.
Ülkemizde sendikaların yapılarından ve konfederasyonlardan, sendika üyesi olan işçiler dışında, halkın çok fazla bilgisi olduğunu görmedim. O yüzden bu konuyu olabildiğince açık ve bol örnek vererek anlatmaya çalışacağım.
Öncelikle işe yapısal olarak küçük bir yapıya sahip sendikalardan başlamak istiyorum. ülkemizde bir sendikanın kurulabilmesi için en az 7 işçinin bir araya gelerek bazı kuruculuk şartlarını yerine getirmeleri gerekmektedir. Bunu sağlayan işçiler sendika kurabilirler. Sonrasında ise sendikaların asli görevlerinden olan örgütlenme çalışmalarına başlayabilirler.
Bir sonrakiaşamaya geldiğimizde ise yapısal olarak biraz daha büyümemiz gerekiyor. Şöyle ki bir araya gelen 7 işçi bir sendika kurdu ve kurdukları bu sendikalardan 5 tanesi de bir araya gelerek konfederasyon kurabilirler. Bu konfederasyon dediğimiz kurumları ise şöyle düşünebilirsiniz.
Öncelikle 7 kişilik bir halkımız vardı. Bir araya geldiler ve şehir (sendika) kurdular. Sonrasında 5 farklı şehir bir araya geldi ve bir ülke (konfederasyon) kurdular. Umarım buraya kadar her şey anlaşılır olmuştur. Bir de bu kurumların uluslararası boyutu olanlar var. ITUC, ITF, ETF gibi kurumlar örnek verilebilir. Bunlar yapısal boyutlarındaki hiyerarşiden farklı olarak faaliyet göstermektedirler. Şöyle ki; uluslararası bir kuruluş olan bu kurumlara sendikalar kendi başlarına da üye olabilirler. Tabi ki unutmadan söylemek gerek sendikaların en yetkili organı olan genel kurullar bu kuruluşlara üye olma ya da üyelikten ayrılma konusunda karar alma organıdırlar.